Denizli

Denizli

Denizli, Türkiye’de Ege Bölgesi’nin güneyinde bulunan ildir.
Tekstil ürünleri ve yöreye has Denizli horozu ile meşhurdur.
Anadolu Yarımadası’nın güneybatı, Ege Bölgesi’nin güneydoğusunda yer almaktadır. Ege ve Akdeniz Bölgeleri arasında bir geçit durumundadır. Denizli İli’nin her iki bölge üzerinde de toprakları vardır. Denizli ili 28° 38′ – 30° 05′ doğu meridyenleri (doğu uç noktası; Çivril ilçesi Gümüşsu – Gökgöl Koyu Dinar sınırında Efekli Tepe, batı uç Aydın, Manisa; güneyde Muğla; kuzeyde Uşak illeri ile komşudur.) Yüzölçümü 11.692 km², denizden yükseltisi ise 428m’dir.

Tarih 

Denizli şehri ilk defa, bugünkü şehrin 6 km kuzeyinde, Eskihisar Köyü civarında, Milattan önce 261 – 245 yılları arasında, Suriye Kralı ikinci Antiokhos tarafından kurulmuştur. II. Antiokhos kente karısı Laodikeia’nin adını vermiştir. Laodike’nin kenti anlamına gelen “Laodikeia” adını alan kent, M. S. 7. yüzyılda büyük bir depremle yıkılınca, kent bugünkü Kaleiçi mevkiine taşınmıştır. Türkler Denizli havalisini zapt ettikten sonra, kenti “Ladik” adıyla anmışlardır.
Denizli adına, tarihi kaynaklarda başka başka isimler olarak rastlamaktayız. Selçuklu kayıtları ve Denizli mahkemesi seciye sicilleri Ladik ismini vermektedir. İbni Batuta’nın seyahatnamesinde Tunguzlu denilmektedir. Mesalikullebsar’da da Tunguzlu olarak kaydedilmiştir.
Timurlenk’in zafernamesini yazan, Şerafettin Zemdi Tenguzlug ve Tonguzlug gibi iki isimden bahsetmektedir. Tengiz kelimesi eski Türkçede Deniz demektir. Tunguzlu ise bugünkü imlasıyla Denizli demektir. Netice olarak Denizli adı, Tenguzlu ve Tunguzlu kelimelerinin zamanla ağızdan ağıza, Denizli kelimesi haline gelmesinden bugünkü şeklini almıştır.Denizlili araştırmacı Mümtaz Başkaya, konu ile ilgili yazdığı kitabında, Denizli adının kökeninin Tengiz olduğunu ve bir boy adı olarak Orta Asya’dan Anadolu’ya geldiğini ileri sürmektedir. Ayrıca adı geçen bu kitabında Denizli adının kentte bulunan suların çokluğu ile ilgisinin bulunmadığını da çok gerçekçi biçimde açıklamıştır. Bu yer adının başka yerleşimlerin de adı olduğunu, ülkemizde başka yerlerde de Denizli ve benzer türdeki adların olduğunu göstererek bu konuya gerçekçi bir açıklama getirmiş olmaktadır.

İlk fetihler

Denizli ve havalisinde Türkler ilk defa 1070 yılında görüldüler. Afşin Bey bütün Anadolu’yu kastettikten sonra Laodikya’yı yağma ederek, Honaz’ı zaptetmiştir. 1071 yılından sonra Denizli ve çevresi Kutalmışoğlu Süleyman Şah’in mahiyetindeki beyler tarafından fethedilmiştir.
1097 yılında Bizans İmparatoru Aleksis Komnenos, Yuannis Dukas’ı Batı Anadolu’nun fethi için görevlendirdikten sonra bu yöre Bizanslılar’ın eline geçti. Bu sırada Türk kuvvetleri Orta Anadolu’da bulunuyordu. Bizanslıların elinde kısa bir süre kalan bu güzel beldemiz 1102 yılında yeniden Kılıçarslan tarafından zapt edilmiştir. Bu tarihten sonra Türk kuvvetleri Alp Arslan’ın komutasında Bizans topraklarına sürekli akınlar yapıyordu. 1119 yılında Bizanslılar, büyük bir ordu ile Denizli ve havalisine saldırdılar. Bu bölgede az sayıda Türk kuvveti bulunduran ‘Alparslan’ önderliğindeki Türkler, bu yöreyi terketmek zorunda kalmıştır. Ertesi yıl tekrar gelen Bizanslılar Uluborlu taraflarına kadar istila ettiler. 1147 yılında II.Haçlı Ordusu Fransız Kralı VII. Lui’nin komutasında, Ege Bölgesi’nden güneye doğru hareket ederek, Denizli civarını işgal etmiştir. Buradan Antalya istikametine hareket eden Haçlı Ordusu’nun öncü birlikleri, Acıpayam Ovası’nı geçtikten sonra, ordunun ağırlıkları ve artçı birlikleri aynı yolu takip ederek, Kazıkbeli’nden geçmek için hareket etmişlerdi. Fakat orada yapılan çetin gerilla savaşlarında Haçlı Ordusu çok büyük kayıp vermiştir.
1177 yılında Bizans İmparatoru Manuel Komnenos, Selçuklu topraklarına yeni bir sefer düzenleyerek Laodikya ve civarını yağma edip İstanbul’a dönmüştür. Ertesi yıl Türkler Laodikya’ya gelerek şehri zaptetmişlerdir. Manuel Komnenos 1176 yılında büyük bir ordu ile Laodikya ve Honaz civarını geri almışsa da Selçuklular’la yaptığı savaşta yenilmiştir. Bu savaşa Miryokefalon Savaşı adı verilmektedir ve Çivril- Gümüşsu (Homa) yakınlarında Düzbel geçidi ve çevresinde gerçekleşmiştir. II. Kılıçarslan bu savaştan sonra sınırlarını genişleterek Bizans topraklarına akınlar düzenlemiştir. Selçuklular, Atabey komutasında yapılan bu akınlardan büyük ganimetler elde ediyordu. Bizanslılar Atabey komutasındaki bu orduyu Sarayköy yakınlarında pusu kurarak mağlup ettiler. Bu savaşta Atabey şehit oldu.
Bu tarihlerden sonra Denizli ilinin doğu kısımlarına Türkler yerleşmeye başladı. Böylece Türk akıncıları, Küçük Menderes Vadisi’ne kadar ilerleme fırsatını bulmuşlardır. 1190 yılında II. Haçlı Ordusu Laodikya’ya gelmiştir. Haçlı Ordusu Komutanı Frederick Barbarossa, Bizanslılar tarafından sevinçle karşılanmıştır. Buraya yerleşmiş olan Türk boyları, çadırlarını bırakarak dağlara çekilmişler ve Haçlı ordusuna karşı ani baskınlar düzenlemişlerdir. Denizli ve havalisi, takriben 13. asrın ilk yıllarında Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 4 defa fethedilmiştir. Diğer bir rivayete göre, Laodikyalılar tarafından bir Türk kervanının soyulması üzerine, Selçuklu beylerinden Mehmet ve Servet beylerin komutasında bir Selçuklu ordusu, Laodikya ordusunu yenmiş ve haraç olarak bu bölgeyi antlaşma ile almıştır.
Diğer bir rivayet ise şudur: 12. yüzyıl sonlarında Bizanslıların Burdur’a kadar ilerlemeleri üzerine Konya Sultanı Osman ve Hüsamettin beyleri bu bölgeye göndermiştir. Osman Bey, Acıpayam Ovası’nı, Hüsamettin Bey de, Çal taraflarını zaptetmişlerdir. Denizli ve havalisinin Selçuklulara bağlı bir beylik halinde teşekkülü, Selçuklu hükümdarı Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, 1207 yılında olmuştur. 1209 yılında İznik’i başkent yapan Teodor Laskaris ile Selçuklular’ın arası açılmıştır. Gıyaseddin Keyhüsrev, Laskaris’ten, Aleksios’un tahtına iadesini isteyince, İznik Devleti ile Selçuklular, Denizli’nin batısında Alaşehir ile Antiokya arasında savaşa tutuştular. İlk seferde savaşı kazanan Türkler yağmaya dalınca hücuma gecen Rum askerleri, Gıyasettin Keyhüsrev’i şehit ettiler. Böylece savaşın sonunda galip gelen Bizanslılar, Batı Anadolu’ya bir süre hakim oldular. Selçuklular ile Bizanslılar arasında Denizli ve yöresi sınır olarak kaldı. Bugünkü Denizli şehri bu sıralarda kurulmaya başlamıştır.
İlk olarak Denizli Kalesi Abdullah oğlu Karasundur tarafından yaptırılmıştır. Ayrıca bu devrede birçok cami, han ve çeşme de inşa edilmiştir. 13. yüzyıl başlarında Denizli ve havalisi yeni göçlerle ,”Uç Bölgesi” olarak önceden gelenlerle birlikte yoğun bir Türk topluluğu meydana getirdiler.
1257 yılında Denizli’ye gelen Bizans garnizonu, şehirdeki Türklerin çoğunluğu karsısında uzun sure kalamadı. Böylece 1259 yılında Denizli tekrar Türkmenlerin eline geçmiş oldu. Bu tarihlerde Denizli etrafında kümelenen Türkmenler, Hülagü Han’a müracaat ederek bu bölge için kumandan istediler. Bu konuda İlhanlı Hükümdarı Hülagü de bir ferman çıkararak Kulsak isimli bir zâtı bu bölgeye göndermiştir. Bölgenin merkezi “Asi Karaağaç” diye bilinen Acıpayam yöresidir.
Söylentiye göre, bu bölgede yaşayan Türkmenlerin manevi Türk Lideri “Yatağanbaba ” olması muhtemeldir. 1261 yılında bu yöredeki Türkmenler, Selçuklular’a baş kaldırınca, Selçuklu Sultanı Ruknettin ile Moğollar anlaşarak Türkmenleri mağlup ettiler. Bu sırada birçok Türkmen Bizans sınırını geçerek yerleşmişlerdir. Konya’daki “Cimri İsyanı’nın” bastırılmasından sonra, II.Gıyaseddin Keyhüsrev kendisine yardım etmeyen, Karaağaç Bölgesi Komutanı Ali Bey’i öldürtmüştür. Bundan sonra Denizli, Germiyanoğulları’nın eline geçer. Bir süre sonra, Konya’ya karşı hareket yapılınca, Denizli havalisindeki Türkmenler, Karaman, Eşref ve Menteşe Türkmenleriyle birlikte isyan çıkardılar. Bunun üzerine, İlhanlı Sultanı Keyhakü, 31 Ağustos 1291 de Türklerin üzerine yürüdü. Böylece, İlhanlı hakimiyeti bu bölgede başlamış oldu.
Bu tarihlerde Germiyanlılar, Alsıroğlu’nun kumandasında, bugünkü Buldan olan Tripolis’i zaptettiler (1306). Böylece, Denizli’nin Türkleştirilmesi tamamlanmış oldu. 14. yüzyılın ilk yıllarında Denizli arazisinin düzlük kısımlarına İnançoğulları yerleşmişti. Kuzey doğusunda Germiyan Beyliği bulunuyordu. Sucaeddin Bey, bir ara bağımsızlık için hareket edince, öteden beri, Anadolu’da kuvvetli bir birliğin kurulmasını istemeyen İlhanlı Hükümdarı Timur Tas, 1327 yılında Denizli’ye geldi. Sucaettin Bey ona itaat etti. Denizli 1366’da bir deprem ile harap olduğu sırada şehir, Germiyan hakimiyetine geçmiştir.
1391 yılında Yıldırım Bayezit, Denizli’yi Osmanlı topraklarına katmıştır. 1402 yılında Timur, Ankara Savaşı’nı kazandıktan sonra, Denizli’ye gelmiş, burada bir süre kaldıktan sonra, İzmir yöresini fethe gitmiştir. 1403 yılının ilk aylarında tekrar Denizli’ye dönerek çadır kurmuştur. Timur, bu bölgeyi Germiyanlılar’a bırakarak ayrılmıştır. 1411 yılında bir ara bu bölge Karamanoğulları’nın eline geçmişse de, 1429 yılında tekrar Osmanlılar’a bağlanmıştır.

Türkmen beylikleri
14. yüzyılın ilk yarısında Türkmenler parçalanmış bir halde bulunuyorlardı. Pek çok yerde bunların izleri kalmıştır.

Germiyanoğulları Beyliği
Germiyanoğulları Beyliği, Honaz’dan Buldan taraflarına kadar uzanan bir alanda kurulmuştur.

Tavas Beyliği 
Babadağ’ın güneyindeki araziyi, şimdiki Tavas ve Kale ilçelerinin sahalarını kaplamaktadır.
Tavas çevresine Türklerin yerleşmesi MS. l2. yüzyıllara rastlamaktadır. Kesin olmamakla birlikte 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra 1280-1290 yılları civarında Türklerin bölgeye geldikleri sanılmaktadır.
Genellikle gelenlerin Türkmenler olduğu, Selçukluların zayıflayıp yıkılması ile l300’lü yıllarda Tavas Beyliğinin kurulduğu ve o zamanki Tavas Beyliği’ni İlyas Bey’in yönettiği ve Mevlevi Tarikatı’na girdikleri belirtilmektedir.
Tavas Beyliği Germiyan, Aydın, Hamit ve Menteşeoğulları Beyliği arasında tampon bir bölge olarak kurulmuştur. Denizli’nin Germiyan oğullarına geçişi ile Tavas Beyliği l365 tarihinde Menteşe Beyliğine bağlanmıştır. Beylik önceleri Horasanlı köyünden sonra da Hırka köyünden yönetilmiştir.
Denizli şehri, Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra, yaşantısına sakin bir şekilde devam etmiştir. 1702 – 1703 yıllarında vuku bulunan depremlerde, 12.000 kişi ölmüş, o zamanki Kale civarında bulunan şehir oturulamayacak hale gelmiştir. Bundan sonra şehir daha yukarıya, şimdiki merkezine doğru çekilmiştir.

Ladik Beyliği (İnançoğulları) 1261-1368 
Laodikya şehrinin sürekli harpler depremlerle yıkılması üzerine halk Laodikya’nın bağ ve bahçelerinin bulunduğu, bugünkü Denizli’ye gelip yerleşmişlerdir. Türkler Laodikya adını kısaltarak Ladik olarak kullanmıştır. Denizli’nin ilk yöneticilerinden biri Seyfettin Karasungur’dur. 30 yıllık valilik ve komutanlığı sırasında, Denizli Kalesi’ni, Akhan Kervansaray’ını, birçok çeşme, camii, han ve hamamlar yaptırmıştır. Karasungur’un, San Kuvvetlerine esir düşmesi üzerine, yerine Ladik ve Honaz emimi olarak Sahip Ataoğulları’ndan Tabettin Hasan Nasreddin Ali gönderilmiş. Bunların da Cimri İsyanı’nda öldürülmeleri üzerine, Ladik emirliğine Ali Bey gönderilmiştir. Böylece Sahip Ataoğulları’nın 1277 tarihine kadar Ladik ve Honaz emirliğinde kaldıkları anlaşılmaktadır. Bölge, Sahip Ataoğulları’ndan Ladik Germiyanogulları’na geçmiştir. Fakat halkın Germiyanogulları’ndan Ali Bey’i, Giyaseddin II.Keyhusrev’e şikayeti üzerine Ladik tekrar sahip Ataogulları’na geçmiştir.
Sahip Ata’nın vezirlikten azledilmesi üzerine (1288) Germiyanogulları Ladik’i tekrar ele geçirmiştir. Ali Sirkin kızının oğlu Bedrettin Murad’ı Ladik emirliğine tayin etmiştir. Mollaya sinirlenen Selçuklu Sultani Ladik’e kuvvetli bir ordu göndermiş ve burası tekrar geri alınmıştır. BU tarihten sonra Sucaettin İnanç Ladik’te 50 yıla yakın beylik yapmış ve adaletli ve iyi idaresi sayesinde halk tarafından sevilmiştir.
Ölümünden sonra yerine gecen oğlu Murat Aslan Bey de memleketi iyi idare etmiş, zamanında Türkçe fatiha tefsiri yazılmış, 3 çeşit para basılmıştır. Bu paraların biri üzerinde Murat Bey’in adi geçmektedir. Ibni Batıda Murat bey;i Denizli’ye gelişinde bugünkü Devlet Hastanesi’nin bulunduğu tepedeki sarayında ziyaret etmiştir. Seyahatnamesinde bundan bahsetmektedir. Murat Bey’in iktidara geçiş ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmiyor. Hatta Murat Bey’in mezarına bile rastlanmamıştır. Fakat Hastane yakınındaki Murat dede mezarı, halk tarafından Murat Bey’e addedilmekte ve ziyaret edilmektedir. Buğun Denizli’de Murat Dede adıyla bir mahalle bulunduğundan, bazı kaynaklara göre bu mezar Ladik Beyliği ile ilgi derecesi tespit edilemeyen ve Hisar Savası’nda ölen Murat Bey’e aittir.
Murat Aslan Bey’den sonra oğlu Issak Bey yerine geçmiş kendi adına para bastırmış fakat 1402’de Timur Anadolu’yu istila edince Denizli’nin idaresi Germiyanoglu Y akıp Bey’e geri verilmiştir. Ankara Savası’ndan sonra bütün Anadolu’yu ele geçiren Timur, bir müddet sonra Kütahya ve Altıntaş’tan geçip, Ladik’e gelmiş mevsimin sonbahar olması sebebiyle karargahını Denizli’de kurarak askerlerini kışlaklara göndermiştir.
O vakitler Tonguzlu denen Denizli’de askerlerin hastalanması sebebiyle, Timur karargahını havası ve suyu daha iyi olan Karcı ve Hisar K öyü sırtlarına çekmiş, Menteşeoglu Mehmet Bey ile İsfendiyer Bey Timur’u burada ziyaret ederek ona 1000 at hediye etmişlerdir. Timur bir sure Denizli’de kaldıktan sonra, Serinhisar yoluyla Denizli’den ayrılmıştır. Timur’un Denizli’deki kalış günlerinde Germiyanoglu Yakup Bey kendisini ziyaret etmiş, Kütahya ve Denizli’nin idaresini üzerine almak için onu ikna etmiştir.

Ladik’in Osmanlılar’a geçişi
Ladik Germiyanoglu Süleyman Şah idaresinde iken, Osmanlı Devleti günden güne kuvvetlenip sınırlarını genişletiyorlardı. Süleyman Sah ergen Osmanlılar tarafından gelecek tehlikeyi sezerek, kendini emniyete almak için kızı Devlet hatunu, I. Murat’ın oğlu Şehzade Beyazıt’a vererek akrabalık kurmuştu (1381).
Kızına çeyiz olarak verdiği yerler arasında Ladik de vardı. Beyazıt Han Denizli’de hamam ve bahçe satın almıştır. Ladik Ankara Savası’na kadar (1402) Osmanlılar’da kalmış, savaştan sonra Germiyanogullarının yeniden hakimiyetine giren Ladik, nihayet yerine geçecek kimsesi bulunmayan Germiyan Hükümdarı Yakup tarafından, II. Murat’a bir vasiyetname ve bütün Germeyen ülkesiyle birlikte verilmiştir (1428). Böylece Ladik kesin olarak OSMANLI Devleti’ne bağlanmıştır.
Ünlü gezgin Evliya Celebi Denizli’ye uğramış ve 300 yıl öncesinin Denizli’sini söyle dile getirmiştir. “Şehrin çevresinde pek çok akarsular ve göller bulunduğu için bu isim verilmiştir. Yoksa denizden 4 merhale uzaktadır. Kalesi düz yerde dörtgen seklindedir. Hendeği yoktur. Çevresi 470 adimdir, 4 kapısı vardır.Kuzeyinde boyacılar, doğusunda semerciler, güneyinde Yeni Camii, batısında bağlar kapısı bulunur. Kalede 50 kadar silahlı bekçi vardır ki dükkânları bekler. Asil şehir kalenin dışında 44 mahalle ve 3600 evlidir. Büyüklü küçüklü 57 camii ve mahalle mescidi, 7 çocuk mektebi, 6 hamamı, 17 tekkesi vardır.
Herkes bağlarda oturduğundan ehil ve ayalleri birbirinden kaçmaz. Birbirleriyle akraba gibi olmuştur. Halkı beyaz ve mavi feraceler giyer. Pamuğu, pamuk ipliği, beyaz ince sade bezli olup, Anadolu’ya sevk edilir. Halkın kazancı “Beyaz Denizli Bezi” dir.

İdari yapı 

2009 TUIK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre, Denizli il merkezi disinda Denizli´nin 18 ilçe, 68 belde ve 359 köyü vardır. İlçeler ve bunlara bağlı belde ve köylerin sayıları şöyledir:
Acıpayam: belde: 13, köy: 38,
Buldan: belde: 1, köy: 28,
Çal: belde: 8, köy: 23,
Çameli: köy: 28,
Çardak: belde: 2, köy: 5,
Çivril: belde: 9, köy: 55,
Denizli Merkez: belde: 8, köy: 17,
Güney: belde: 1, köy: 16,
Kale: belde: 2, köy: 24,
Sarayköy: belde: 4, köy: 21,
Tavas: belde: 10, köy: 36,
Babadağ: köy: 9,
Bekilli: belde: 1, köy: 11,
Honaz: belde: 4, köy: 12,
Serinhisar: belde:1, köy: 3,
Akköy: belde:1, köy:5,
Baklan: belde: 2, köy: 7,
Beyağaç: köy: 8,
Bozkurt: belde: 1, köy: 13.

Denizli Büyükşehir Belediyesi Parkları 

Ege Bölgesi’nin En Büyük Parkı; Ege’nin İncisi İncilipınar Vali Recep Yazıcıoğlu Kültürparkı
255 bin metre kare alana kurulmuş olan Türk büyüklerinin anıtlarının ve büyük bir göletin olduğu, piknik Alanları, çay bahçeleri , açık olimpik yüzme havuzunun ve daha onlarca imkânın bulunduğu, şehrin içinde mükemmel bir park…
Egenin En Modern Yeşil Alan Parkı ; Çamlık Parkı
Çamlık Dağı’nın Eteklerine Kurulu Saklıgölü, küçük Şelaleleri, mini hayvanat bahçesi, Çay Bahçesi, Kafeteryası, Köpek Eğitim Merkezi, Hayal Kahvesi ve Belediye Konukevi ile Çamlık Parkı’nda güzel bir gün geçirip, seyir kalesi’nden de Denizli’yi seyredebilirsiniz…
Sümer Parkı
Şehrin içinde, Sümer Mahallesi’nde sanayi bölgesinde yer alan park kafeleri, Barları, Küçük Hayvanat Bahçesi, Göleti ve Kendin pişir Kendin Ye özellikleri ile ünlüdür.Ayrıca Sümerpark AVM burada bulunmaktadır..
Yenişehir Yunus Emre Koruluğu
Yenişehir Mahallesi’nde, Teras Park AVM’nin hemen altında yer alan parkta her türlü spor ve fitness imkânlarını, oyun grupları, büfeler, piknik alanları bulabilirsiniz.
Adalet Parkı
2010 yılının ilk yarısında hizmete giren olan Adalet Parkı, Kültürpark gibi her türlü imkânı Denizli’lilere sunmaktadır. Bahçelievler Mahallesi, 29 Ekim Bulvarı üzerinde, Adalet Sarayı karşısında yer alıyor.

Denizli’de Çekilen Film ve Diziler 

Hayalet Sürücü 2: İntikam Ateşi
Vali
Çil Horoz
Elindedir Bağlama
Japonyalı Gelin
Askerin Dönüşü
Beyaz Düş Pamukkale
Çözde Al Mustafa Ali
Yaşamın Kıyısında
Jendepus

GEZILECEK YERLER:

Müzeler:

Hierapolis Arkeoloji Müzesi: Hierapolis kentinin en büyük yapılarından biri olan Roma Hamamı, 1984 yılından beri Hierapolis Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermektedir.

Müzede, Hierapolis kazılarından çıkan eserlerin yanında Laodikeia, Colossai, Tripolis, Attuda gibi Lycos (Çürüksu) Vadisi kentlerinden gelen eserler de bulunmaktadır. Ayrıca Tunç Çağı’nın en güzel örneklerini veren Beycesultan Höyüğü’nden elde edilen arkeolojik buluntular müzenin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Caria, Pisidya ve Lidya bölgelerindeki bazı yerleşimlerden ortaya çıkarılan eserler de Hierapolis Müzesi’nde toplanmış ve sergilenmektedir.

Müze Tel: ( +90-258) 272 20 34
Ziyarete açık günler: Pazartesi hariç hergün
Ziyarete açık saatler: Yaz :08.00-19.00, Kış : 08.00-17.00

Atatürk Etnografya Müzesi: İl merkezinde Uçancıbaşı Mahallesi’nde bulunan ve bugün müze olarak kullanılan binanın yapım tarihi ile ilgili kesin bir belge yoktur. Müzenin üst katında çoğu Osmanlı Dönemi’ne ait giysi, takı, ev eşyası, silah, halı, kilim gibi etnografik nitelikteki kültür varlıkları sergilenmektedir. Ayrıca Atatürk’ün Denizli’ye geldiğinde kaldığı odada, gardırop, pirinç başlıklı karyola, divan ve barok stili bir çalışma masası da bulunmaktadır.

Müze Tel: (+90-258) 241 08 66
Ziyarete açık günler: Pazartesi hariç hergün
Ziyaret Saatleri: Yaz :08.00-19.00, Kış : 08.00-17.00

COĞRAFYA

Denizli, Anadolu yarımadasının güneybatısında, Ege Bölgesi’nin güneydoğusunda, Ege-İç Anadolu ve Akdeniz Bölgeleri arasında bir geçit teşkil eder.

Denizli ili yüzey şekilleri bakımından dalgalıdır. Alçak ve yüksek ovaları, yaylaları ve dağları birbirini tamamlar. Yüksek ovalar gerçekte bir yayla gibidir. Arazisi denizden yüksektir. En büyük akarsu Büyük Menderes’tir.

Denizli ili Ege Bölgesi’nde olmasına rağmen, Ege Bölgesi’nin iklimi tamamen görülmez. Kıyı kesiminden iç bölgelere geçit yerinde olduğundan, az da olsa iç bölgelerin karasal iklimi hissedilir. Denizli ilinde, dağlar ekseriyetle denize dik olarak uzandığından denizden gelen rüzgarlara açık bulunmaktadır. Kışlar ılık ve yağışlı geçmektedir.

NE YENİR?

İlin özgün yemekleri arasında pirinç çorbası, keşkek, kuru fasulye, nohut, sarma, dolma, bulgur pilavı, kabak, soğan yahnisi, ve keşkeği sayabiliriz.

NE ALINIR?

Tüm Denizli ili dokumaları, özellikler Buldan’a özgü desenli, renkli, simli, pamuklu, ipekli giysi ve mefruşatlar büyük bir üne sahiptir ve mağazalarda teşhir ve satışı yapılmaktadır.

YAPMADAN DÖNME

Doğa harikası eşsiz travertenleri, birçok hastalıkların tedavisinde rolü olduğu belirlenen Pamukkale’nin şifalı suyunu, ayrıca Karahayıt ve Yenice gibi kaplıcalarını ziyaret etmeden,
Bir çok uygarlıkların yerleştiği antik çağın büyük ve kutsal kentlerinden; Hierapolis, Laodikeia, Colossae, Tripolis ve Heraclaia görmeden,
Önemli bir alış veriş merkezi olan Kaleiçini, şehir merkezindeki havlu, bornoz ve diğer tekstil ürünlerinin satıldığı Babadağlılar Çarşısı’na uğramadan,
Karcı Dağı eteğindeki havası, suyu ve manzarası eşsiz Çamlık mesireliğinde piknik yapmadan … Dönmeyin.

Denizli Horozu

“Tanrıya şükür, burada her şeyim var. Hayatımda yalnız bir şey eksik: Horoz sesi!…” diyordu New York’ta yaşayan Denizlili zengin bir işadamı. Bahsettiği horoz Denizli horozuydu. Horoz özlemini kelimelere dökerken modern dünyanın bir gerçeğini de dile getiriyordu.

““Ben bir şafak vakti Denizli’de horoz sesleri arasında doğmuşum… Sonra da yıllarca aynı güzel sesle uyandım… Her sabah muntazam kurulmuş bir saat gibi öten horozumun sesiyle yataktan fırlıyordum. Şimdi sana bir şey söyleyeyim mi?… 21 yıldır burada horoz sesi işitmiyorum… Modern şehirciliğin ilk alıp götürdüğü şey, altın sesinden çok daha tatlı olan horoz sesi… Uygar hayat kentte, evvela horozun sesini kesiyor…”

Denizli’nin sembolü olan “Denizli Horozu”, renk ve vücut yapısı itibariyle ahenkli uzun ve güzel ötüşleriyle, ilimize en uzak yörelere kadar isim yapmış yerli bir ırkımızdır. Bazılarına göre Osmanlı İmparatorluğu zamanında Arnavutluk’tan İstanbul’a getirilen uzun ötüşlü Berat horozlarının Denizli’ye getirilmesi ve Denizli’deki yerli tavuklarla melezlenmesinden oluştuğu söylenmekte ise de bu doğru değildir. Zira renk ve vücut yapısı bakımından aralarında hiçbir benzerlik yoktur. Denizli horozu bu bölgedeki insanların eskiden beri uzun ötüşlü horozlara gösterdikleri özen sonucu kendiliğinden oluşmuş bir ırktır.

Denizli Horozu’nun gözleri siyah ve sürmelidir. Bacakları koyu gri veya mor, ibik balta ibik şeklinde, kulakçık kırmızı veya kırmızı üzerinde beyaz benekli genel renk, siyah kirli beyaz ortaklaşa karışım halindedir. Bazen kanat tüyleri üzerinde kahverengi renkler bulunur. Al horozlarda ise siyah-kırmızı ortaklaşa karışım halindedir. Canlı ağırlık ortalama 3-3.5 kg civarındadır. Denizli Horozları renklerine, vücut yapılarına ve ibik şekillerine göre 3’e ayrılır. Renklerine göre DEMİRKIR, PAMUKKIR, KINALI, AL, SİYAH ve KÜRKLÜ olmak üzere 6 tipe ayrılırlar. Vücut yapılarına göre YÜKSEK BOYUN, SÜLÜN ve KÜPELİ olmak üzere 3 tipi vardır. İbik şekillerine göre GENİŞ İBİK ve DAR İBİK olmak üzere 2 tipi vardır.

Denizli Horozu’nun sesi, tonuna ve netliğine göre de sınıflandırılır. Ses tonuna göre İNCE, DAVUDİ, KALIN SES olmak üzere 3’e ayrılır. Davudî ses, ince sesle kalın ses arasında ve kalın sese yaklaşan tek bir sesdir. Niteliğine göre net ses, hüzünlü ses, cırlak ses, dalgalı ses (alaycı ses) olmak üzere dörde ayrılır.

Denizli Horozlarının ötüşleri bütün kabiliyetin ortaya konulmasıyla yapılır. Ötüşleri, ötüş anındaki vücut pozisyonuna göre ASLAN ÖTÜŞ, KURT ÖTÜŞ, YİĞİT ÖTÜŞÜ, PUS ÖTÜŞ olmak üzere dörde ayrılır.

İyi bir Denizli Horozu’nda görünüş canlı; bacaklar, boyun uzun ve kuvvetli; göğüs geniş ve derin; kuyruk dik başa doğru meyilli olmalıdır. Tavukta da aynı özellikler aranır. Denizli Horozlarının birinci yılda ötüş uzunlukları 20-25 sn olmaktadır.

Tarım İl Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Denizli ırkı üretim birimince yetiştirilen Denizli Horozları genel olarak 100 başlık bir sürü halinde elde tutulmaktadır. Damızlık horozlar seçildikten sonra kalanlar; Mart, Nisan ayından itibaren yurdun çeşitli yerlerinden gelen taleplere göre satılmakta, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran aylarında civciv satışı yapılmaktadır.

Kaynak : wikipedia.org

Sibel

Bir cevap yazın